Rap müzikte hikaye anlatıcısı deyince akla gelen ilk isim, Onur İnal nam-ı diğer Kayra. Şu sıralar tek tek yeni parçalarını yayınlamaya devam ederken, son parçalarından biri olan Kanlı Karnaval’ın kapak görselinin kızının çizimi olduğunu öğreniyoruz. Önümüzdeki dönemde çıkacak olan çalışmalarını sorduğumuzda; “Gerçekten her an her şey olabilir belki de hiçbir şey olmaz.” diyen Kayra, Kayıt Dışı okuyucuları için anlatıyor.

Kanlı Karnaval parçanız son dönemde dinlediğim parçalarınız içerisinde sözler bakımından en sert bulduğum oldu. Yaratım süreci nasıl gerçekleşti? Nasıl bir ruh halinde ortaya çıktı?

Mori de Zappa albümü için çalışırken çok şarkı yazdım, çok fazla şey denedim. Bunların bir kısmı hayal ettiğim albümün konseptinden daha farklı noktalarda şekillenen daha bağımsız özellikleri olan şarkılar oldu. Kanlı Karnaval şarkısı da bunlardan biriydi. Normal ruh halimden çok da uzak bir yerlere değildim bu şarkıyı yazdığım zaman. Sadece bir ara çok Sean Price dinledim yeniden. Sanırım Kanlı Karnaval şarkısı da o araya denk geldi.

Parçanın kapak tasarımının hikayesi nedir?

Kızım Rüya boyama yapmayı çok seviyor. Pastel boya, sulu boya, parmak boyası o gün hangisini gözünü kestirmişse onunla bir şeyler yapmaktan çok hoşlanıyor. Geride bıraktığımız yaz yine bir gün parmak boyası kullanarak bir şeyler yapmaya başladı ve en son ben ortalığı toplarken ortaya çıkan resmi Griselda bünyesinden çıkan işlerin kapaklarına benzettim. Öylesine bir fotoğrafını çektim belki bir yerde kullanırım diye ve Kanlı Karnaval şarkısında kullanmış olduk.

kayra-kanlı-karnaval
Kayra – Kanlı Karnaval

Geldiğim Yer belgeselinde ‘had bilmek’ten bahsediyorsunuz. Sizi ‘haddinizi aştığınızı’ düşündüren durumlar oldu mu? Sizce üzerinizde böyle bir baskının oluşmasının sebebi küçük bir yerde büyümüş olmanız mı?

Öyle bir durum yaşamadım ama bunu kendime karşı farkına varmadan büyük bir eziyet haline getirdiğimi fark ediyorum galiba. Kimseye ya da herhangi bir şeye karşı değil ama kendime karşı haddimi fazlasıyla aşıyorum. Bunun sebebinin küçük bir şehirde büyümüş olmamla bir ilgisinin olduğunu düşünmüyorum. Bunun kendime çok fazla manasız sınır çizmiş olmamla bir ilgisi olabilir.

Kafamda Cehennem parçanızda ”Mutsuz ailelerde mutlu kardeşler, biri de ben” diyorsunuz. Çocukluğunuz nasıl bir ailede geçti? O zamanlar mutluluğu nasıl tanımlıyordunuz, şimdi nasıl tanımlıyorsunuz?

Çocukluğum her şeyiyle aşırı normal bir ailede geçti. Hiçbir zaman mutluluğu tanımlamadım çünkü mutluluk benim için çok büyük bir şey olmadı. Belki de çok kolay bir şekilde kendimi iyi hissedebildiğim için mutluluğu pek büyütmedim. Bütün Ayazların Ortasında albümünde ben oluşturduğum karakteri konuşturdum, onun hissettiklerini, geçmişini, onunla alakalı şeyleri yazdım. Tabii ki de kendimden de bir şeyler vardı ama karakter hep daha ön plandaydı.

Şarkı sözlerinde karamsar, oldukça pesimist bir bakış açısı görüyoruz. Bu durum Kayra’ya özgü bir şey mi yoksa sahne dışında da özel hayatında Onur İnal’da böyle biri mi? Hayata karşı karamsar ve durgun musunuz?

Durgun çok güzel tanımlıyor galiba. Sadece belli konularda biraz coşkulu olabiliyorum ama genelde durgun bir durumum var. Şarkı yazarken bambaşka bir kimliğe bürünmüyorum genelde o sebeple şarkılarla normal hayatımdaki durum arasında uçurumlar yok.

Köprüaltı Kemancı parçasında da anlattığınız “Kemancı” geldiğimiz kültür için oldukça önemli bir yer. Rock müzik ekseninde dolaşan bu mekan, müdavimleri arasından bir çok yazar, müzisyen, çizer, nev-i şahsına yaratıcı kişi çıkarmış. Hikaye anlatıcısı olarak, bu parçanın sizin tarafındaki öyküsü nasıl peki? Bir rap müzik emekçisine Rock müzik tandanslı bir mekanın hikayesini anlattıran şey ne oldu?

Yıllardır okuduğum tüm mizah dergilerinde, fanzinlerde, müzik dergilerinde hem Köprüaltı Kemancı hem de Kemancı bir şekilde yer alıyordu. Benim beslendiğim, beni etkilemiş birçok şeyde yolu oralardan geçen insanların imzası var. Bana başka yerlerden bakmayı, özgün olmayı, sanatla alakalı tüm üretimlerde içinden geldiği gibi davranıp cesur olmayı ve bunlara eklenebilecek daha bir sürü şeyi oralarda nefes alıp vermiş insanlar sayesinde öğrendim. Öyle ya da böyle bir şeyler yapmışsam belki yüzünü bile bu zamana kadar hiç görmediğim bir sürü insanının ruhunun bana katkısı olduğunu düşündüm hep. İçten içe her zaman büyük bir minnet duygusu besledim onlara karşı. Bugün artık o jenerasyon ve onların ruhu, samimiyeti, harbiciliği ön planda değil bambaşka şeyler olup bitiyor ama birileri hala o insanları ve onların ruhunu hissederek kendinde bir şeyler yapma isteği buluyor.

Sizinle ilgili düşüncelerimin temeli hep aynı yere çıkıyor: “Kayra, “Kayra” olmazdan önce de hikaye anlatıcısıydı bence. Kayra, “Kayra” olmasaydı da öykü anlatırdı. Rap müzik olmasaydı, kitap yazardı. O da olmasaydı çizim yapardı. Sizce de böyle mi? Hem Kayra hem de Onur İnal başka bir durumda olsa yine de üretir miydi? “Yazmasaydı çıldırır mıydı?” ve yine bağlantılı şekilde, sizden disiplinlerarası -hikaye anlatıcılığı içeren- başka projeler görebilecek miyiz?

Mutlaka bir şeyler yapardım diye tahmin ediyorum. Çok büyük bir ihtimalle radyo tiyatrosuyla alakalı bir şeyler olurdu. Yıllar ilerledikçe, hikaye anlatıcılığıyla ilgili bambaşka imkanlar oluşmaya başlıyor ve disiplinlinlerarası kurgular çok daha uygulanabilir hale geliyor. Bütün Ayazların Ortasında albümünün bir çizgi romana dönüşmüş olması benim için çok güzeldi. Ege Avcı hikayeye çok güzel yerlerden baktı, ucu bilerek açık bırakılmış bazı noktaları harika kullandı ve hikayeden hikaye yarattı. Bir şarkının ya da albümün tiyatro oyununa dönüşebilmesi yıllardır kafamda gezen bir düşünce ama bu düşünceyi bir şeylere dönüştürmek için hiçbir hareketim olmadı şimdiye dek.

Yıl sonuna kadar birkaç single daha yayınlayacaksınız diye biliyoruz. 2022 için planlarınız neler? Bir EP ya da albüm gelir mi?

Gerçekten her an her şey olabilir belki de hiçbir şey olmaz. Yazdığım çok şarkı var, bekleyen işlerim var ama resmiyet, kesinlik kazanmadıkça hiçbir şey demek istemiyorum.