Trent Parke / 1971 – Newcastle, Avustralya doğumlu fotoğrafçı. Serbest fotoğrafçılık ve spor fotoğrafçılığı yaptıktan sonra fotomuhabiri olarak çalışmaya başladı. ‘Bathurst Car Races’ (1999), ‘The Seventh Wave’ (2000) projeleriyle ve ‘Australian Road Kill’ serisiyle (2001) World Press Photo ödülünü kazandı. 2002’de Magnum bünyesine -aday olarak- katılan Parke, 2003 tarihinde başladığı ‘Minutes to Midnight’ isimli projesiyle W. Eugene Smith Grant in Humanistic Photography’ye hak kazandı.

Sydney, Australia, Dream/Life Serisi, 2001. © Trent Parke | Magnum Photos

11 Eylül sonrası Avustrulya’da da hissedilen gergin ve belirsiz atmosferi fotoğraflamak için, o dönem partneri, sonradan eşi, olan Narelle Autio ile yola çıkan Parke, Avustrulya’da katettikleri 90.000 kilometreden fazla yolun ardından ‘Minutes to Midnight’ (2005) ve ‘The Black Rose’ (2015) projelerini üretti. 2013 yılında “Trent Parke’nin Aile Albümü” altbaşlığına sahip olan ‘The Christmas Tree Bucket’ kitabını yayınladı. 2014 yılındaki sergisi ‘The Camera is God’ ile hümanist fotomuhabir geleneğiyle (belgeleme eylemi), öznel vizyonu yansıtmak arasındaki açmazı konu etti. Ortaya çıkan 66 grenli ve bulanık potre, şehirde görülen diğerlerine bakarkenki, aşinalık ve anonimlik arasındaki dualist durumun -fiziki yakınlık ve kişisel mesafenin- ifadesi olarak yorumlandı.

Fotoğrafçı, Dream/Life projesine, 20 yaşındayken, Newcastle’dan Sidney’e taşındığı dönem başladı. “Her şeyi geride bıraktım, tüm çocukluk arkadaşlarımı ve en iyi arkadaşlarımı geride bıraktım. Sidney’de, sadece yalnızlığı hissettim. Ben de her zaman yaptığımı yaptım: Caddeye çıktım ve Leica’mı o an nasıl hissettiğimi çekmek için kullandım. Her zaman bu kişisel duyguları işime yönlendirmeye çalışıyorum. Bu, şehri daha nesnel olarak betimlemek isteyen birçok belgesel fotoğrafçısından çok farklı. Benim için bu çok kişisel bir şey, bu, benim içimde olanlarla ilgili. Başkalarının ne yapacağını düşünmüyorum. Kendim için fotoğraf çekiyorum.”[1]

Sydney, Avusturalya, Dream/Life Serisi, 1998. © Trent Parke | Magnum Photos

Ortaya çıkan fotoğraflar, kaotik bir metropolün melankolik bir belgeleriydi: “Dünyanın geri kalanının bildiği Sidney’in kartpostal görünümlerini yerine, Sidney’in daha gerçek bir versiyonunu sunmak istedim.” Işığı, belki de “fotoğraf” kelimesinin hakkını verecek kadar, iyi kullanan Trent Parke, bunu öğrenmek zorunda kaldığını söylüyor: “Şiirsel görüntüler üretmek istedim ama aslında caddeleri sıkıştıran reklam ve görsel saçmalık miktarı açısından şehri oldukça çirkin buldum. Derin gölgeli alanlar oluşturmak için sert güneş ışığını kullanarak görüntüyü netleştirebildim. Böylece, bu güçlü gölgeleri, reklamların çoğunu yok etmek ve sahneleri daha siyah ve dramatik hale getirmek için kullandım. Bir hayal dünyası önermek istedim. Işık bunu yapar, her gün gördüğün sıradan bir şeyi büyülü bir şeye dönüştürür.”

Sydney, Avusturalya, Dream/Life Serisi, 2001. © Trent Parke | Magnum Photos

“Sidney’e ilk kez gelen biri üzerinde bu şehir nasıl bir etki bırakır? Kasabadan büyük şehre gelen Trent Parke için bu etki soyutlanmışlık duygusuydu. Fotoğrafçının, ‘Dream/Life’ın yaratılma süreci sırasında çıktığı fotografik yolculuk, dünyanın en güzel şehrinlerinden biri olan Sidney’in ve şehir sakinlerinin olağanüstü bir biçimde belgelenmesiyle sonuçlanmış. Bu fotoğraflarda hayatın nihai ironisi gözükmekte; arka plandaki büyük şehir fonuna rağmen, kalabalıktaki herkes önemsiz olduğu kadar da benzersiz. Burada, yaşam çemberi içinde sıkça rastlanan bir yanılsama da kendini gösteriyor: Çocukluğun masumiyeti karşısında ileride yaşlılığın, ölümün ve yeniden doğuşun bize getirebilecekleri.. Sidney’in güneşli ve neşe dolu kartpostallarına alışmış olanlarımız için bu fotoğraflar aslında şehrin alt-tropik iklim kuşağında bulunduğunu, biz istesek de istemesek de yağmur ve bulutun hayatımızda büyük bir rol oynadığını hatırlatma görevini üstleniyor. Sidney’in yumuşak geçen kışları, fotoğraflara bakanları bir hayal dünyasına götürüyor. Bazı fotoğraflardaki yoğun ışık huzmeleri ise insanların zamansızlıktan dolayı fark edemediği, şehirdeki ruhani enerjiye doğrudan atıfta bulunuyor.

Bu fotoğraflar bütün başarılı fotoğrafların gelmesi gereken yerden, kalpten geliyor. Onlar her şehrin ve insanların rüyaları ve yaşamları. Onlar aynı zamanda bu şehir için yazılmış birer övgü şiiri ve birer ağıttır; bu şehir Sidney.”

-Candide Baker (‘Dream/Life’ kitabından)

Referanslar ve Notlar:

[1] Parke’nin cümleleri, FOAM’ın 2005 yılındaki 8. sayısındaki makaleden alıntılanmıştır. Makaleye, [https://culturaldevelopmentconsulting.com/2005/08/15/trent-parke-dreamlife/] linkinden erişildi.

* Magnum Photos’un web sitesi üzerinden ulaşılan tüm bu fotoğrafların telif hakları Trent Parke ve Magnum Photos’a aittir. [Erişen Link: https://www.magnumphotos.com/arts-culture/society-arts-culture/trent-parke-dreamlife/]

** Candide Baker’ın metni ise, Geniş Açı’nın 36. sayısında yayımlanan isimsiz çevirisi temelinde, tekrar çevrilmiştir. Çevirinin çoğunluğunu, 2004 yılında dergide yayınlanmış olan bu çeviri oluşturmaktadır.