Albümlerin kapanışları aslında önemlidir. Bazı sanatçılar, kapanışı hangi cümle ile yaptıklarıyla kendilerini ele verirler. Hatta bazen bunu kasıtlı yaparlar. “The Wall”, “Outside the Wall” parçasıyla biter. Waters, tuğla tuğla ördüğü negatif duvarın, pozitif bir şekilde yıkılışını anlatır, sonrasında da onun yok oluş umudunu vererek bitirir. “Enter The Wu-Tang (36 Chambers)” ise -adı üstünde- “Conclusion” ile her şeyi az ama doğrudan şekilde sonuca bağlar.
Peki, o zaman kendimize şunu soralım: “Teşkilatsız eşkiyayım cephanem satırlarım” cümlesiyle biten bir albüm size vermek istediği mesajdan başka bir şey düşündürebilir mi?
Haftanın renk paleti, İzmir’den, en hakiki durumlarda kulaklığımızda çalandan geliyor; Çağrı Sinci – Çığlık!
Biri intro toplam 5 parça, bir bütünün yarısı, “tavır”, muhteşem düetler, Çağrı Sinci’nin dehası ve tüm bunların görsel kısayolu muhteşem bir kapak. Halil Petuk’un tasarladığı kapak görseli aslında, Çağrı Sinci’nin disiplinlerarası iş birliklerine olan açık görüşlülüğünün de ispatı çünkü kapakta yer alan suratlar aslında fotoğraf veya çizim değil, o suratlar Halil Petuk tarafından yapılan muhteşem heykeller!
“Çığlık” Amerika’nın “Dream Team”i değildi, daha çok Yugoslav ekolüydü. “Şaşkınlık” değildi, “gerilimdi”: Patlayan bomba değil, masanın altındaki silahtı. Çağrı Sinci sistemin bug’ı ise “Çığlık”, mekanizmaya yayılan virüsün eylem planıydı.