Hem farklı janrları hem farklı zamanları harmanlandığı kendine özgü müziği ve ortaklaştığı projeleriyle uzun süredir takip ettiğimiz, lokal sahnemizin yılmaz kahramanlarından Abkountry, bu kez “kendi rüştünü kendine ispat etmek için” geliyor!

Sanatçı ile ilk solo albümünün 24 Mayıs’ta yayınlanacak işaret fişeği “Serseri” vesilesiyle söyleşme fırsatı bulduk: Teklinin ve albümün hikayesinden, prodüksiyonuna; “Serseri”nin Reha Kip yönetmenliğindeki klip çalışmasından, müziğe bakışına kadar belki merak ettiğimiz her şeyi değil ama merak ettiklerimizin bir kısmını konuştuk. Dahası için sonrakilere, hatta albümün lansman konserine niyetle! KD, peşinen keyifli okumalar diler!

Olanlar oldu: Başkentli korsan, kendi sancağını göndere çekiyor, çok uzun süredir beklediğimiz albümünüz geliyor! Solo albümünüzün ilk teklisi “Serseri”yi 24 Mayıs’ta yayınlayacaksınız. Hem single’ın hem albümün hazırlık sürecini bize biraz anlatır mısın? Bütün bir albümün sound’unu da çok merak ediyoruz. Kafamızın içinde yankılanan hayali bir şeyler var ama sizden dinlemek isteriz.

Single -Serseri-, 2020 yılında bestelediğim bir şarkıydı. Araya taşınma süreçleri, Surf Arabesk projesi ve klip süreçleri derken biraz da albümün olgunlaşması için beklettiğim bir tekli oldu “Serseri”. Malum günümüz şartlarında salt müzisyen olarak geçinmek zor biliyorsunuz, kendimi finanse ettiğim diğer işimin yoğunluğu izin verdiğince albümüm de final formatına ulaşma yolunda emin adımlarla ilerliyor.  

Albümün sound’u birçok kök janrın Abkountry potasında erimiş bir harmanından oluşuyor. Kendime hep şunu söylüyorum: İçime siniyor. İçime siniyorsa önümde hiçbir engel yok demektir.

“Serseri”nin Reha Kip yönetmenliğinde bir de klip çalışması var. Bu süreç nasıldı? Senaryo kısmına ne kadar dahil oldunuz?

Süreç, 2021 yaz bitiminde Reha’nın çağrısı ile başlıyor. Senaryonun tamamını Reha ile oturup beraber yazdık. Kendisi imkanları dahilinde bana müthiş bir kıyak yaptı diyebilirim. Destekleri için kendisine buradan gönül dolusu teşekkür ediyorum. Klibi izlediğinizde umarım beğenirsiniz. Ön prodüksiyon sürecinde planlanan format, post prodüksiyon kısmında problem çıkardığı için Reha bir zanaatkar gibi her şeyi baştan, pek çok farklı disiplinden teknikler ile kendi elleri ile yaptı. Bu süreç 14 ay aldı. Süreç içerisinden bazı görselleri buraya bırakıyorum, şimdiden keyifli izlemeler. 

Albümün çıkış parçası olarak “Serseri”yi seçmenizdeki sebep ne oldu?

Açıkçası hazır olması, klibi olması ve daha genele hitap eden bir şarkı olması özellikleri ile öne çıktı. Yoksa özel bir sebebi bulunmuyor.

Peki albümün adı ve çıkış tarihi belli mi? Parçaları seçerken nasıl bir yol izlediniz?

Albümün adı konusunda bir sürü fikirden, az seçenekli bir ölçeğe düşmüş durumdayım yakında adını koyarım. (Gülüyor) Çıkış tarihi için önümüzdeki sonbaharı hedefliyorum, arada yine tekliler ile besleyeceğim süreci. Parçaları seçmek diye bir şey olmadı aslında, müzikte ruhum ile hareket etmeyi tercih ediyorum ve “Evet, içime siniyor.” 

Bu albümün oluşum sürecini detaylıca dinlemek isteriz. Albümdeki parçalar nasıl bir zaman diliminde ortaya çıkmaya başladı? Bu albüm ile senin hangi duygularına, hangi zamanlarına ortak olacağız?

Pandemi ile başlayan bir süreç aslında, “Serseri”nin klip süreci de aslında bu albümün oluşumunun kök nedeni oldu. Uzun süren klip süreci, “Neden bir albümüm yok?” sorusunun da tetikleyicisi oldu. Önce de bahsettiğim gibi pek çok janrın Abkountry potasında birleştiği bir süreç bu. Kendi rüştünü kendine ispat etme, varoluşsal sancılar ve kendini gerçekleştirme süreçleri, ilahi adalet ve hak meseleleri, hedonisitk eğlenceler, Hermetizm, Ezoterizm ve Okültizm tesirleri ile süslenen bir skala bulunmakta albümde. 

Fotoğraf: Galip Kürkcü

Bugüne kadar solo çalışmalarının yanında arkadaşlarınızla, farklı müzisyenlerle de çokça üretim yaptınız, sahne aldınız. Başka bir sanatçı ile ortaklaşmakla, kendi geminin kaptanı olmak arasında nasıl bir fark var sizce? 

Soruyu gemiden mi soruyorsunuz yoksa, iştirakten mi? Kollektif her zaman iyidir. Bir kolektifi gemi kaptanlarının oluşturması daha iyidir, açık denizlere açılıp geri buluşmaları çok daha iyidir.

Bir önceki soruyla bağlantılı olarak, tahminimizce prodüksiyonun her aşamasında uzun süredir beraber olduğunuz dostlarınızla pek tabii ki çalışmışsındır. Bize bahsedebileceğiniz isimler var mıdır? Mix ve mastering’te kimler var? Ya da albümde düetler olacak mı?

Prodüksiyon tarafını tamamıyla kendimin üstlendiği bir süreç oldu. “Serseri” parçasında bir tek Yiğit Seferoğlu ile beraber çalıştık. Mix’ini de kendim yaptım. Mastering tarafları için ise birden fazla isimle çalışacağım gibi görünüyor. Düetler de sürpriz olsun fakat tahmin edeceğiniz isimler.

Özel sohbetlerimizde de konuştuğumuz, farklı sorunlara sahip dönemde yaşıyoruz: 10 sene öncesinin mainstream müziğine bile rahmet okutacak kadar garipleşen, her şeyin son hızda tüketildiği şu dönemde bir albüm yapmak her anlamda cesurca bir tavır. Zaman zaman “kendine ait bir albümün sorumluluğundan” dolayı baskı hissettiğiniz oldu mu? Tüm bu sürecin sanatçılar için ne kadar stresli ve meşakkatli olduğunu yakinen bildiğimiz için merak ettik.

Çok güzel bir soru sormuşsunuz, öncelikle teşekkür ederim. Müziği başka bir iş tarafından finanse edebildiğim için biraz keyfimce bir duruma dönüştürebiliyorum. Tabii ki parçalarımın çok dinlenmesini, ulaşabildiği kadar büyük kitlelere ulaşmasını temenni ediyorum fakat “stream almak” ya da çok ilgi görmek beğenilmek için yaptığım bir şey yok. Ürettiğim müziğin konumlandığı yer, tabiri caiz ise bu ülkeye “niche” olarak nitelendirebildiğimiz bir tavır olması sebebiyle büyük beklentiler halinde olmak bir hayli imkânsız. Dolayısı ile süreci kendi büyüme oranına bıraktığım olabildiğince homojen ve organik şekilde akışında seyretmesini tercih ediyorum. 

Bizce gerçekten çok az kişide / sanatçıda bulunan bir yönünüz var: Hakiki ve kendine has bir sanatçısınız. Belki de bu sebeple, parçalarınızın bizdeki yankısı bu denli güçlüdür. Bir etikete ihtiyacımız varsa “singer / songwriter” geleneğinin hakiki örneklerinden birisiniz. Bağımsız bir müzisyen olarak “piyasaya”, dinleyici alışkanlıklarına- genel olarak ahvale bakışınız nasıl? Biliyoruz ki, Türkiye’de bir “endüstri” bile yok aslında. Endüstri her türlü olumsuzluğuna rağmen en azından paydaşlarını doyurur. Sancağını korsan gemine çekerken ki düşüncelerinizi merak ediyoruz. 

Soğudum arkadaş…. Varlığa bakış açımız artık sadece tedavüldeki paradan ve piyasasından ibaret. Varlığımız kültür ve sanattır, bunu unutuyoruz diye düşünüyorum. 

Bir noktada ünlü sanatçılar toplumlarda kanaat önderi rolü de oynamıştır. İki cümleyi bir araya getiremeyen bu ünlü kişilerle ne olacak bilemiyorum açıkçası. Playback yapmak utanılacak bir şey iken övünülecek hale geldi, zira parasıyla böbürlenmek ve sürtüğünden bahsetmek de övünülecek şeyler içerisinde. Çok iyi yazılan şarkı sözlerinin altında oyuncak aranjeler, tek bir kaynaktan ilham alınmış tekdüze kalıplar ve basmakalıp imajlar ile sirke dönüşmüş festivaller. Yapay zeka umarım ilk buralara el atar. (Gülüyor) Üzerine iki saat konuşulacak bir soru bu… Uzatmayayım doğru paylaşım için elimden geleni her zaman yapacağım, öğrenmeye de her zaman açık olmaya çalışacağım. Topluluğumuza katkım olabilecek ise ne mutlu bana.

Şaka şaka, bi’ şey yok… Bi’ şey yok…

Yukarıdaki soruların birinde de bahsettiğimiz gibi bir çok müzisyenle ortaklaştınız, sahne aldınız. Albümünde belli ki yüksek gainli, drive’lı gitarlar duyacağız. Henüz erken olabilir ama âdettendir sorulur: Albümü konserlerde canlı canlı, sıkı bir band ile dinleyecek miyiz? Planlarınız var mı? 

Olmaz olur mu? Çok güzel konserler vermek istiyorum, dinleyici ile buluşmak ve iyi atmosferlerde beraber deneyimler yaşamak istiyorum. Orkestra için çalışmalarım devam ediyor, albüm çıkışına doğru umarım netleşir. Albümde ve konserlerde hot rod gitarlar duyacağınız kesin.  

Fotoğraf: Galip Kürkcü

Son söz tabii ki sende; eklemek istediğin, bahsetmek istediğin bir şeyler var mıdır?

Kayıt Dışı’na çok teşekkür ediyorum, bolca selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Oluşumumuz debboy. ailesinin bir parçası olmaktan onur duyuyorum. 9. soru hakkında bir söyleşi düzenlersiniz konuşmacı olmak, tartışmak ve paylaşmak çok isterim. Ankara’yı ziyaret edecek ve eden herkes Portal Stüdyoları‘na gelip goblin hoplatabilir. Ortakların zigurratı Mamşiratı ile intergalaktik arkadaşları her zaman bekleriz.

Rock Tanrıları sizi kutsasın. 
Selamlar.

Abkountry’nin 24 Mayıs’ta yayınlanacak teklisi “Serseri”nin Reha Kip yönetmenliğindeki klibi için de geri sayım başladı: Video klip, single ile aynı anda 24 Mayıs – 00.00’da Abkountry’nin YouTube kanalında yayında!