Bazı müzisyenler -Nick Hornby’e atıfla- “sizi aynı anda hem geçmişe hem de geleceğe götürmek” gibi bir yeteneğe sahiptir. Ve dahası bazıları çoğu zaman ‘şu anı’ anlatırlar; soyutlan, koş, unut, “şehir yaşıyor”, eğlen ya da partiyi mahvet. Kayıt Dışı’nda bu kez, birkaç sene içerisinde ürettikleriyle kendi kitlesini bulan Soft Analog ile Arasında Dünyanın için yarattıkları konsepti, şehri ve tabii ki müziklerini konuştuk. Keyifle okumanız dileğiyle!

Yazılanlardan ve söylenenlerden ziyade doğrudan sizden duymak / okumak istiyorum; Arasında Dünyanın EP’sinde duyduğumuz sözler aynı kişinin/personanın ağzından mı dökülüyor? Bu bir konsept albüm mü? 

Evet, Arasında Dünyanın EP’si konsept bir iş. Görsel dünya oluştuktan sonra tam olarak EP’nin atmosferi oluşmuş oldu. Sözleri yazarken karakterin dünyasını düşünerek yazdık, görsel taraf da eklendiğinde tam bir hikâyeye dönüştü. Konsept EP’ler ve LP’ler tasarlamak ve üretmek bizi hep heyecanlandırıyor ve ilk olarak bunu Arasında Dünyanın EP’si ile yapmış olduk. Dolayısıyla aslında planlı bir adımdı diyebiliriz.

 Soft Analog’un görsel dünyasının da aynı evrene ait olduğunu hissediyorum, görüyorum. Arasında Dünyanın filminin fikri nasıl ortaya çıktı? Morrie Marr / Morrie Records tarafından mı geldi? 

Arasında Dünyanın filmi, başlangıcı ve sonu tam olarak belli olmayan kolektif bir fikir. Parçaların demolarının oluşma sürecinde, bir sürü filtre kahve ve uykusuz kalınan gecelerin ürünü diyebiliriz. Şarkıların verdiği hislerle karakterin dünyasını tasarlamaya başladık ve sonrasında bir bütün olarak ortaya çıkarttık. Taslak fikrimizi Morrie Records ailesine bahsettikten sonra, Selchuk Demirci ve Dilek Çalışkan karakterlere ve sahnelere çalıştılar, prodüksiyonda Dilanur Yıldırım ve Orkhan Mirzesoy da destek oldular. Bu dünyayı Soft Analog, Morrie Records ve filmde yer alan performans sanatçıları Umut Sevgül ve Özgür Kavurmacıoğlu’nun katkı ve emekleriyle ürettik ve çok içimize sindi.

Nev-i şahsına münhasır bir birleşimin içinde, yerelden de bir şeyler duyabiliyoruz. Böyle “Batı sound’lu” bir müziği Ankara’da yapıyor olmanın kaçınılmaz etkisi midir bilmiyorum ama yerel enstrümanlar ve yerel müzikle ilişkiniz nasıl? Sizden “memleket elementli” daha fazla müzik duyabilecek miyiz?

Bestelediğimiz her şarkımız Soft Analog’dan biraz biraz paylaşmak gibi oluyor aslında. EP sürecinde birinci şarkıdan beşinci parçaya kadar minik minik sound ve elementlerin değişimini göstermeye çalıştık. Gönlümüzden geçeni içimizden geldiği gibi yapmaya çalışıyoruz. Kendimizi tek bir türe sığdırmak istemiyoruz zaten istesek bile yapamıyoruz. Her zaman kolektif ilerlemeye çalıştık. Kaçardım şarkısında Alaa Wardi, Kaybolur‘un akustik halinde kopuzu ile Samet Karadeniz ve gitarlarda Ege Çakır’ın sonsuz desteği ile oluşan bir dünya var. Onlarla birlikte ortaya çıkan “memleket elementli” şarkıların devamı da olacak gibi hissediyoruz. Yaşadığımız, büyüdüğümüz toprakların dokunuşu müziklerimizde de hissedilebilsin istiyoruz.

Müziğiniz çok “sinematik” sanırım. Şehrin içinde dolaşırken, bütün o koşuşturmanın arasında dinlerken daha çok hissettim bunu. En azından ‘benim filmlerimin’ soundtrack’lerini oluşturdular. Ne kadar tasarlayarak çalışıyorsunuz bilmiyorum ancak bu bilinçli bir tercih mi? Yoksa her şey yolunu bulup bu kapıya mı çıkıyor?

Yaşadıklarımızı en organik şekliyle kendi filtrelerimizden geçirerek aktarıyoruz ve bunları hikayeleştirmeyi seviyoruz. Bahsettiğiniz bu koşuşturmaların arasındaki hislerinizi biz de yaşıyoruz ve anlatmaya çalıştığımız şey tam da bu his. Bazen şehrin hareketini ve coşkusunu yansıtıyoruz bazen de yorucu ve sıkışık hallerini.

İşin prodüksiyon tarafıyla ilgili de bir şeyi merak ediyorum. Gördüğüm kadarıyla yayınlanan işlerden bir kısmının mix işlemlerini de siz yapmışsınız, özellikle “Ömer Çelik” ismini çokça gördük. Şarkı yazımını ve düzenlemesini post-prodüksiyondan tamamen ayırıyor musunuz yoksa girift bir şekilde mi ilerliyor her şey? Sizin çalışma yönteminiz nasıldır?

Biz ilk başta müziği üretiyoruz, daha sonra sözler ortaya çıkıyor. İmkanlar dahilinde mix’leri de biz yapmak istiyoruz çünkü elektronik tabanlı müzikte sound oluşturmak için mix çok önemli bir nokta. Bu yolda fikrine ve kulağına değer verdiğimiz ses mühendisleriyle çalıştık, Hasan Umut Önder, Çağlar Türkmen, Orçun Ayata ve Başar Yurtçu çok destek oldular. Son dönemlerde EP sürecinde de beraber çalıştığımız Başar Yurtçu ile yeni bir single bile tasarladık.

Müziğinizi ilk dinlediğime remix’e ne kadar uygun olduğunu düşünmüştüm. Nitekim başka prodüktörlerle çalıştınız ve bazı parçalarınızın remix versiyonlarını dinleyebildik. Ürettiğiniz bir şeyin, başka bir müzisyen tarafından bir şekilde yorumlanması; ondan bambaşka, yeni bir şey ortaya çıkarması nasıl bir his? 

Bizim odamızdan çıkmış bir şarkının bir başka prodüktör tarafından remix’lenmesi çok mutluluk verici tabii ki. Onların da kendi karakterlerini ve renklerini şarkılara aktarması parçaları daha geniş bir atmosfere taşıyor. Biz, Soft Analog olarak daha önce Sepya grubunun NKNA şarkısına remix yapmıştık. Yani biz de sevdiğimiz şarkılara kendimizden bir şeyler katmaktan hoşlanıyoruz. İlerleyen süreçte hem bizim yaptığımız hem de bizim şarkılarımıza yapılan daha çok duyarız gibi görünüyor.

Ankara, janr/disiplin ayırt etmeksizin çok önemli müzisyenler, sanatçılar çıkardı. O şehirde ve o şehrin insanlarında başka bir hal ve tavır var. Siz Ankara hakkında ne düşünüyorsunuz peki? Şehir sizi ve müziğinizi dönüştürdü mü?

Evet, Ankara Soft Analog’un karakterinde çok önemli bir yere sahip. Aslında yaşadığımız bu gri şehir, güzel insanlar ile renkleniyor. Ankara’da çok güzel anılarımız ve farkındalıklarımız oldu. Sonbahar ve kış biraz soğuk ve kapalı olsa da bu bizi farklı şeyler düşünmeye ve üretmeye itiyor. Müziğimizi de biz farkında bile olmadan biçimlendiriyor.

Söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Umarım tüm bu kaos birazcık yatıştığında, bir konserde, bir kuliste veya herhangi bir yerde, herhangi bir şekilde yüz yüze bir araya gelip, sohbet edebiliriz. Ve tabii ki, son söz sizde! Eklemek istediğiniz, dile getirmek istediğiniz herhangi bir şey var mı?

Öncelikle çok teşekkür ederiz bizimle bu şekilde detaylı bir röportaj yaptığınız için. Bizim dünyamızı anlamaya çalışmanız ve şarkılarımıza hissettiğiniz bu duygular bizi çok mutlu etti. Umarız bir gün tanışırız, biz de çok isteriz. Önümüzdeki süreçte konserler yaparken üretmeyi ve paylaşmayı ihmal etmeyeceğiz, size ve tüm ekibe gönülden selamlar, sevgiler.